“Türkşeker sektöre hem nitelikli yetişmiş eleman kazandırdı ve kazandırıyor, hem de sektörün daha da ileri gitmesi için yaptığı araştırmalar, yayınlar, öncülük ettiği projelerle hem sanayi ayağında hem de tarımsal üretim ayağında sektöre hizmet etti ve ediyor. Konya Şeker olarak biz de Türkşeker’in bu yaklaşımını kendimize örnek edindik. Türkşeker ve diğer kooperatif fabrikalarıyla birlikte aynı ailenin üyeleriyiz. Aynı bütünün parçalarıyız. Hedef ve amaçlarımız da bir, problem ve risklerimiz de bir. Birimizin ayağına taş batarsa hepimiz o acıyı hissederiz. Birimiz başarılı olursa bu hepimizin ortak başarısıdır. Çünkü kazanan sektördür, kazanan üreticidir. Konya Şeker olarak biz Türşeker’in tecrübe ve birikimlerinden dün faydalandık, bugün faydalanıyoruz, yarın da faydalanacağız. Sektörde bugün bizim öncülük ettiğimiz konuları, teknolojisi ve üretim standartlarıyla fark oluşturan yatırımlarımızla ilgili tecrübe ve birikimlerimizi de sektörle paylaşmaktan mutluluk duyarız. Bu ziyaretin amacı da budur. Farklılıklarımızı görmek ve sektörün geleceği için yapılabilecekleri paylaşmak. Çünkü biz de tıpkı Türkşeker gibi şuna inanıyoruz, sektörde kıskançlık lüksümüz yok. Sektör ancak paylaşarak büyür, o büyümenin sonuçları da üretici için zenginlik ve refahtır. Hep birlikte el ele vererek çalışmamızın asli gayesi budur”.
Türkşeker’in üst düzey yöneticileri ile şirkete bağlı şeker fabrikalarının yöneticilerinden oluşan kalabalık bir heyetle birlikte Konya Şeker’e ait tesislere iki günlük inceleme gezisi düzenleyen Türkşeker Genel Müdürü Azmi Aksu, tesisleri gezdikten sonra yaptığı değerlendirmede, “Konya girişinden itibaren hakikaten çok güzel görünüm veren, pek çok yatırım yapılmış. Bu yatırımların sektörün güçlenmesine katkı vereceğine inanıyorum, katkı verdiğini biliyorum. Birlikteliğimizin devamlı olmasını diliyorum. Türkşeker olarak sektörle tecrübe ve birikimimizi her zaman paylaşmayı, sektörde yer alan her kuruma her zaman yardım etmeyi, doğruların yanında olmayı istiyoruz. Bu vesile ile de ülkemize ve sektöre yenilikler katan, yatırımlar kazandıran Pankobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Recep Konuk’a şahsım ve kurumum adına teşekkür ediyorum” dedi.
Konya Şeker’in bu yıl içerisinde tamamlayarak üretime alacağı et ve süt yatırımının ilk ayağını oluşturan ve bu yatırıma işlenmek üzere süt ve et sağlayacak büyükbaş hayvanları barındıran Şeker Süt Çiftliği ile Panagro Angus Çiftliğini gezen heyet daha sonra Çumra Şeker Entegre Tesisleri’ni ziyaret etti. Çikolata ve Yem Fabrikaları başta olmak üzere Entegre Tesisler’de bulunan Biyoetanol, Buharlı Küspe Kurutma, Paketli Şeker, Sıvı Şeker ve seraları gezen konuklar, gördükleri yatırımların büyüklüğünün yanı sıra tesislerdeki entegre yaklaşımın ve sektörde sıfır atıkla çalışan bir yatırımlar bütününün hayata geçirilmiş olmasının etkileyici olduğunu söylediler. Biyoetanol, buharlı küspe kurutma, sıvı şeker ve seralara özel ilgi gösteren heyet, pek çok şeker fabrikasında bulunmayan bu yatırımların özellikleri hakkında da bilgi sahibi oldular.
Türkşeker yöneticilerini Konya Şeker’de ağırlamaktan büyük mutluluk ve onur duyduğunu söyleyen, Pankobirlik, AB Holding ve Konya Şeker Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk, Konya Şeker’in sektörde lokomotif olması için her türlü yardım ve desteği verme konusunda Türkşeker’in cömert ve işbirliğine açık bir tutum sergilediğini belirterek, “İnsani bazı duyguların esiri olamayan Türkşeker, kurumsal bir taassup da sergilemeyerek şeker sektörünün gelişiminin önünü açmıştır. Biz yapmıyorsak kimse yapmasın yaklaşımı yerine, sektör için yapılan her yatırım, getirilen her yenilik bütünün faydasınadır yaklaşımını benimseyen ve her yatırım ve projede desteklerini esirgemeyen, başta sayın genel müdürüm olmak üzere, her birinize tekraren gönülden teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.
Tarım sektörü açısından, Türkşeker’e bağlı şeker fabrikalarının yöneticilerinin Anadolu’nun dört bir yanına yayılmış uç beyleri olduğunu ifade eden Konuk, önümüzdeki günlerde sektörün dünya ile rekabetinde hep beraber el birliğiyle yeni yatırımlara, yeni güzelliklere imza atacaklarını düşündüğünü belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Çumra Şeker Entegre Tesisleri’ni gezip gördünüz. Burada farklı olan birkaç konu var. Bunlara dikkatinizi çekmek istiyorum. Çünkü diğer konular sizinde içinde olduğunuz ve yaptığınız işler. Bunlardan biri Buharlı Küspe Kurutma Tesisi. Hepimizin bildiği gibi ülke hayvancılığı bir darboğazdan geçiyor. Hem hayvan varlığımız ile ilgili ve bunun nasıl arttırılabileceğine dair tartışmalar var. Hem de et fiyatlarıyla ilgili tartışmalar var. Et fiyatlarının düşürülmesinin birinci şartı hayvan varlığımızın arttırılması. İkinci şartı ise hayvancılıkta kullanılan girdilerin ucuzlatılması. Ülkemiz yem bitkileri ya da yemde kullanılan girdilerin üretimi açısından sınırsız kaynaklara sahip bir ülke değil. Yem katkı maddelerinin büyük bir kısmını ithal ediyoruz. Bu bir realite. Öte yandan hayvancılık açısından değerli bir besin maddesi olan ve şeker üretim prosesi sonrası ortaya çıkan elimizdeki bir kaynağı ise çevre şartlarına göre yeterince koruyamadığımız için arzu edilen düzeyde kullanamıyoruz. Bu ürün hepinizin bildiği gibi küspedir. Yaş küspenin fabrikadan çıktığı haliyle ekonomik değeri yok gibi bir şey. Üreticiler çoğu zaman küspeyi almaya bile tenezzül etmiyor. Hayvancılık açısından son derece kıymetli bu ürün de ekşiyor, bozuluyor ve çöpe gidiyor. Biz bu ürünü çöpe atacak kadar hammadde zengini bir ülke değiliz. Hep söylüyoruz, yapısı gereği yan sektör olarak hayvancılığı en çok destekleyen sektör şeker sanayidir diye. O halde bu teorik gerçeğin pratik uygulamasını da yapmalıyız. Biz bu tesisimizle bunu yaptık. Bu teknoloji Avrupa’da henüz yok. Sadece Konya Şeker’de ve ABD’de var. Sizin de incelediğiniz gibi biz küspeyi ateşle temas ettirmeden buharda kurutuyoruz. Bunun işletme ve ürün kalitesi açısından önemi var. Birincisi işletmede şeker üretim prosesinde kullandığımız atık buharı küspeyi kurutmak için kullandığımızdan enerji maliyetimiz sıfır. İkincisi küspe ateşle temas etmediği için yanma olmuyor ve ürünün hem kalitesi bozulmuyor hem de üretim aşamasında çevreye kül salmıyoruz. Kullanım ömrü 3-5 ay olan yaş küspenin kullanım ömrü ise bu kurutma işlemi sonrası 2 yıla kadar çıkıyor. Küspenin ekonomik değeri ise üçe dörde katlanıyor. Bu hem işletme açısından hem üretici açısından hem de ülke hayvancılığı açısından karlı bir durumdur. Bu uygulama pekala diğer fabrikalarımıza yaygınlaştırılabilir. Konya Şeker olarak sizinle her türlü teknik bilgiyi ve tecrübemizi paylaşmaya hazırız. Dikkatinizi çekmek istediğim ikinci yatırım ise Sıvı Şeker Tesisleridir. Son günlerde hepimizin ilgiyle takip ettiği bir gündem var. Şekerli mamullerde kullanılan ve şeker pancarının rakibi olan, alternatif tatlandırıcıların sağlık üzerine etkileri bilim adamlarınca masaya yatırıldı. Bilim adamları bilimsel araştırma ve raporlarını kamuoyu ile paylaşıyorlar, toplum sağlığı açısından endişelerini açıklıyorlar, dünyanın çeşitli ülkelerindeki uygulamalardan kamuoyunu ve yetkilileri haberdar ediyorlar. Tartışma kendi mecrasında yani sağlık gündemli devam ediyor. Bu tartışma bizim dışımızda başlayan ve bizim dışımızda devam eden ticari kavga ve kaygılarla gölgelenemeyecek, gölgelenmemesi gereken bir tartışmadır. Bu tartışmaların ışığında düşünecek olursak, ben samimiyetle şunu söylemeliyim, sanayinin daha az enerji harcayarak, ürünüyle daha iyi karışım elde edebileceği doğal ve sağlıklı ürüne ihtiyacı vardır. Yani gıda sanayi rekabet avantajını kaybetmeden, yatırımlarına ve üretim prosesine uygun, sıvı ancak sağlıklı ve doğal bir ürüne ihtiyaç duymaktadır. Bu ihtiyaç bugün için hat safhadadır. Yani sanayinin kullanacağı sıvı ürün, pancar şekerinden üretilecek, mamul üründe homojen bir karışım imkânı verecek ve bu ürünü kullanmak için sanayici yeni bir işçilik ve enerji maliyeti ile karşılaşmayacak. Bu bahsettiğimiz avantajları sağlayan bir ürünü bildiğiniz gibi biz Konya Şeker olarak Sıvı Şeker Üretim Tesislerimizde üretiyoruz. Doğal ve sağlıklı pancar şekerinden, sıvı şeker üretimini yapıyoruz ve şu anda tek başımıza sanayinin ihtiyacını karşılamaya çalışıyoruz. Bu tesisin kapasitesini arttırabiliriz, ancak biz Türkiye’nin her tarafında sanayici tarafından bu ürünün toplum ve gelecek nesillerin sağlığı açısından kullanılmasını arzuluyoruz. O nedenle doğal pancar şekerinden üretilmiş ve sanayinin ihtiyacı olan sıvı sakarozun üretiminin diğer fabrikalarımızda da yaygınlaşmasını önemsiyoruz. Küçük büyük, entegre tesis merdiven altı, doğudaki batıdaki, kuzeydeki güneydeki tüm şekerli mamul üreticilerine bu ürünü ulaştırmamız, tanıtmamız gerekiyor. Bu ürünün kullanımı yaygınlaştıkça bizim kafamız yastıkta rahat olacak. Bu ülkedeki her annenin çocuğunun market rafından istediği ürünü gönül rahatlığıyla alıp çocuğuna yedirme hakkı vardır. Hiçbir anne çocuğunun gözyaşı ile gelecekte karşılaşabileceği sağlık problemi arasına sıkışıp kalmamalı. Yerse mutlu olacak, yemezse sağlıklı dememeli. Sektör olarak sıvı şeker de üzerimize düşen mesuliyet burada önem kazanıyor. Biz sağlıklı ve doğal olanı daha çok üretelim ki, anneler huzurlu, çocuklar mutlu olsun.
Bir başka farklılık ise enerjinin doğru, yerinde ve verimli kullanılmasına örnek teşkil eden seralardır. Bu seralar pek çok fabrikamızda atık enerji olan sıcak suyun kullanılması ile ısıtılıyor. Yani biz şeker üretim prosesinden gelen ve soğutulmak için kulelere gönderilmesi gereken sıcak suyu, seralara bir hat çekerek ve seralarda dolaştırarak soğutuyoruz. Bu sayede hem suyu soğutmak için, hem de seraları ısıtmak için enerji harcamıyoruz. Yani bir anlamda negatif enerjiyi pozitif enerjiye dönüştürüyoruz. Atık enerjiyle ısıttığımız bu seralarda da hem piyasa için üretim yapıyoruz hem de bölgemizin üretim desenine kazandırılabilecek yeni ürünlerin denemelerini yapıyoruz. Bu tesisimizin de örneklerinin çoğalması için her türlü destek ve katkıyı vermeye hazır olduğumuzu özellikle belirtmek istiyorum.”
Konya Şeker olarak önümüzdeki günlerde yapılan tüm bu çalışmaları bir üst noktaya taşıyacak önemli bir çalışmalarının daha olduğunu açıklayan Konuk, dünyanın önemli üniversitelerinin de birikimlerinden faydalanacakları, bilimle hem şeker sektörü, hem tarımsal sanayi, hem de tarım sektörü arasında entegrasyonu sağlayacak ve eğitim alanında Türkiye’ye yenilikleri getirecek bir ilke imza atacaklarını söyledi.